Dünyanın Dikkatine…!
Hayata bir çocuk gelir ve bu çocuk belirli bir zamandan sonra bireye dönüşür.İşte aradaki zamanda da aslında hayatında bir çok şey değişir.Yüzü,sesi,huyu,boyu,görüşü vs… her şey farklı olur. Yeni doğan bir bebekten nasıl bir şey isteyemiyorsak büyüyen gelişen bir çocuktan da değişmemesini bekleyemeyiz.Bunun için de onu doğru yönlendirerek yaşantısını sürdürmesini sağlamalıyız.
Nasıl yaparız?
Aslında en büyük etken çevresel faktörler ve çocukların üstündeki aşırı baskılar onları başkalaştırıyor. Her aile yeterince sevgisini gösteriyor onlardan bunu esirgemiyordur fakat bazen bu yeterli kalmıyor.
İlgili olmak göz boyamak değildir onu sürekli ödüllendirmekte iyi değil az ve öz olmalı her şeyden.Yapılan şeyler kararında olmalı şımartmadan yada bir şeyleri aşırı kısıtlamadan..
Şuan bir çok gencin bağımlılık oranları yüksek seviyede bunu daha aza indirgemek bizim elimizde. Bağımlılık yapan maddelerin başında ilk olarak sigarayı ele alışımızın sebebi, sigaranın çocuk, genç ve yaşlı herkesimden insan tarafından yaygın bir şekilde kullanılmasıdır. Önemli hastalıklarla olan bağlantısı bilinmesine rağmen, toplumda çok geniş bir kullanıma sahip olan sigara, zarar açısından eroin ve alkol gibi diğer uyuşturucu maddelerle hemen hemen aynı özellikleri göstermektedir. Ancak, halk arasında eroin ve alkol gibi maddeler daha zararlı ve tehlikeli görülmekte, sigara ise rahatlıkla kullanılmaktadır. Sadece içerdiği zararlar, ulaşılmasının kolay oluşu ve sonuçlan itibarıyla değil,aynı zamanda diğer maddelere geçiş için bir alt basamak oluşturduğu için sigara uyarıcılar arasında ayrı bir önem taşımaktadır.
Madde kullanımına başlama, kişilere göre değişse bile, bir takım ortak noktalar bulunmaktadır. Bunlar, merak, en yakın arkadaşların kullanması, yaşıt baskısı, madde kullanan bir grubun üyesi olmak, yetişkinlerin taklit edilmesi ve eğlenceli bulmak gibi hususlardır. Madde kullanımı açısından ana-babaların çocukları madde kullanma konusunda sürekli ve sert bir şekilde uyarmaları bazen tek sebep olabilmektedir. Çünkü, bu türlü yaklaşımlar çocuklarda merak veya tepki oluşturabilmektedir. Diğer taraftan, ergenlik döneminin özellikleri arasında bulunan ben merkezci anlayışın bir tezahürü olarak dikkat çekme, saygınlık kazanma otoriteden öç alma gibi yaklaşımlar da madde kullanmaya başlama açısından etkin olmaktadır.
Bütün sosyologlar, psikologlar ve eğitimciler, ailenin çocukların bakımı, gelişimi, eğitimi ve sosyalleşmesi için elzem olduğunu belirtmektedirler. Şu halde, aile, bedensel ve ruhsal açıdan insanların sağlıklı veya sağlıksız yetiştirilmesinde en önemli faktör olmaktadır.
Türk halkının eğitim seviyesi henüz arzu edilen düzeyde değildir. Şehirler “varoş” tabir edilen köy ve kasabalardan gelip yerleşenlerle doludur. Buralardaki imkansızlıklar, işsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, geleneklerin sarsılması, köy ve şehir hayatı arasındaki farklılıktan doğan çatışmalar gibi etkenler, aile ve çocuklar arasında birçok problemin doğmasına yol açmaktadır. Sayılan sebeplerin ailelerde meydana getirdiği doyumsuzluk, umutsuzluk ve çaresizlikler aile içi uyumu bozmakta, zor hayat koşullarda verilen yaşam savaşı çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Köyden şehre göç eden aile kendi içine kapanık, çocuklar ise, okul, arkadaş ve iş gibi diğer sebeplerle dışa açıktırlar. Yeni ve değişik hayatın getirdiği canlılık, gençleri ailelerinden koparmakta, ailenin çocuklar üzerindeki yönlendirici otoritesini sarsmaktadır. Böyle bir ortamda, anne-babanın çocuklarına örnek olması ve rehberlik etmesi zorlaşmaktadır.
Çocukların kişilik yapılarının şekil almasında, aile içerisinde görülen ve yaşanılanlar büyük rol oynamaktadır. Özellikle, ergenlik döneminde otoriteye karşı gelişen doğal tepkinin, anne-babalar tarafından anlayışla karşılanması gerekmektedir. Çünkü, bu dönemde ergenler ana/baba kontrolüne karşı tepki gösterirlerken otorite desteğine de ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç ve tepki çift kutupluluğu, ergende duygusal gerginlik yaratarak iç çatışmaya sebep olabilmektedir. Bu nedenle, söz konusu dönemlerde, anne-babalar çocuklarına anlayışla yaklaşmalı, sevildiklerini ve değerli olduklarını hissettirmeli, her konuda yardımcı olmalı, baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışından şiddetle kaçınmalı, onlara daha çok zaman ayırmaları lazım. Çocuklar, problemlerini evlerinde çözmeleri halinde problemlerinin çözümü için başka adres aramayacaklardır.
Bir önceki yazımız olan Sağlıklı Yaşam için Besinlerin Tazeliğinin Ve Doğallığının Önemi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.